EYLEM YERİ
şurdan burdan oradan...sonra bunlar toplanıyor hayat oluyor...
Cumartesi, Ağustos 23
yaz geldi.. hatta geçiyor..henüz tatile çıkmamış olanlar ise acı acı
gülümsüyor eminim..ama aslında bu acı gülümseme kurnazca bir gülümsemeye belki
yerini bırakabilir..ben bu yaz tatile çıkmadım...tatilimi günlük ya
da iki günlük turlara böldüm..böylece daha çok yer görüp, daha çok
yoruldum..çok okuyan mı yoksa çok gezen mi bilir tarihi sorusu benimle vücut
buldu! çok gezen bilir a dostlar!!!
Likya Yolu'nun birinci bölümünde incecik kumlarıyla eski bir liman bölgesi
olan Patara yer alır. gidenler bilir.ben biraz sondan başladım aslında..
yürüyüşçüler için Patara 1. etap'ın bittiği ve biraz soluklandıkları yerdir.
eğer likya yolu'nu yürümek isterseniz bir haftanızı ayırmanız gerekecek ve
elbette eylül ve ekim ayları çok daha uygun olacak bu yürüyüş için..
İskender Patara'yı kuşattıktan sonra sahile gidip bir bira açıp güneşin
batışını kum kale'de izlemek istemiş olabilir ya da bilindiği gibi aslen
Pataralı olan Noel Baba hediye dağıtımını tamamladıktan sonra Patara Plajı'nda
rüzgar sörfü yapmış olabilir.
Eğer naturist ve nudistseniz çıplak olarak yürüyüp, güneşlenebileceğiniz ve
yüzebileceğiniz bir yerdesiniz..yoga ve meditasyon için de harika bir sahil
aynı zamanda...hala gözünüzde bir şeyler canlanamadıysa eski Türk Filmlerini
aklınıza getirin ve oradaki çöl sahnelerini düşünün. Yeşilçam çok uzun süre 18
kilometrelik uzunluğuyla Anadolu’nun en uzun ve geniş kumsalı'na sahip olan
Patara'nın o eşsiz incecik kumunu bu sahnelerinde kullandı...
Eğer mayıs ile eylül arası bir zamanda Patara'ya gitmeyi tercih ederseniz
plaj'da sabahlamanız pek mümkün değil. Patara Plajı'nı 15 Mayıs- 15 Eylül
arasında insanlar, deniz kaplumbağalarıyla dönüşümlü kullanıyor. 08.00-20.00
saatleri arasında insanlar, 20.00-08.00 arasında ise 'caretta caretta'lar
plajda. Caretta'ların zaman diliminde insanların plaja girmesi ve plajda ışık
yakılması yasak. Deniz kaplumbağalarını gece etkileyecek hiçbir olumsuzluk
olmadığı için Patara, bu tür için çok uygun bir ortam sunuyor.
Patara'da kalmak isterseniz ve çadırınız varsa harika bir seçenek var:
Camel Camping..Kamp alanıPatara merkezde ve plaja da oldukça yakın..bir çok
yürüyüşçü Patara'dan geçerken bu kamp alanında biraz mola veriyor. burada
konakladığınız zaman içinde bir çok gezginle tanışıp arkadaş olabiliyorsunuz.
ve çok paranız yoksa burada çok paraya gerek yok! her şeyinin fiyatı olurunda...
Aracınız yoksa ve sıcaktan acayip bunaldıysanız plaja kadar otostop
çekin..ve tereddüt etmeyin. havada sevecen bir koku var herkesi sarıp
sarmalayan. sokakta dondurma yemenin fuhuş, kahkaha atmanın ayıp olmadığı
topraklardasınız keyfini çıkarın..
Yol boyunca ne dinlenir dersiniz kulağımda hep Bob Dylan şarkıları
vardı...''Knockin' On Heaven's Door''
Pazartesi, Haziran 4
YALNIZ KUŞ
1997 yılında ‘’Yollar’’ albümüyle bize merhaba diyen Göksel’in aslında ilk albümü Onna Tunç’un ölümü ile bir hayli gecikmişti. Yollar albümü ile birlikte albüme adını veren şarkı olan ‘Yolların’ klibini izlediğimizde, evet dedik kendi kendimize, hem sesi güzel hem kendisi…’Sabır’ şarkısı ise gerek Göksel’in teatral yorumu, gerekse şarkının funk tarzı duruşu hala kulaklarımızda. Yine ilk albümde yer alan ‘Kurşuni Renkler’’ ise Türk Popüler Müziğinde bir klasik olarak çoktan aldı. Bu başarılı çıkışın ardından Göksel’den çok uzunca bir zaman haber alamadık. Muhtemelen müzik çalışmalarına devam ediyordu ancak biz onu 2001 yılına kadar bekledik. Kendisi o yıl bize ‘’Körebe’’ dedi.
Tekrar hoş geldin öyleyse…
Türk popüler müziğinde hem beste, hem söz yazarı hem de şarkıcı kadın sayısının bir hayli az olduğu düşünüldüğünde şarkıcının yeri benim için biraz daha ayrıcalıklıdır. Neden derseniz? Yıllarca şarkılarda hep erkeklerin duygularını dinledik…(Bknz Kayahan) ‘Acaba kadınlar ne ister?’, ‘Kadınlar aşık olduklarında neler hisseder?’ soruları Göksel şarkıları ile vücut bulmuştur. Şarkıcının besteci ve söz yazarı kimliği, muhteşem sesi ve yorumu ile birleştiğinde ortaya çıkan şarkılar Türk Pop Müziği nereye gidiyor? sorusuna da aynı zamanda cevap veriyor.
2003 yılında ‘Söz Ver’’, 2005’te ‘Arka Bahçem’, 2007 ‘Ay’da Yürüdüm’ , 2009 ‘Mektubumu Buldun Mu?’’/’’The best Of Göksel’’, 2010 ‘Hayat Rüya Gibi’, 2012 yılına çıkarmış olduğu ‘Bende Bi Aşk Var’ albümleri ile kendisine oldukça geniş bir yer açmıştır yüreklerimizde. Yapmış olduğu muhteşem düetleri Manga-Dursun Dünya, Teoman’la Taş Bebek/Palavra’ı unutmayalım…
Bende Bi Aşk Var albümünde yer alan ‘Acıyor’ şarkısı internette tıklanma rekoru kırarken; şarkıcı geçtiğimiz günlerde Boğaziçi Üniversitesi tarafından ‘Yılın şarkıcısı’’ ödülünü de aldı! Albümün ikinci klibi ise biz radyocuların bir hayli sevdiği ‘’Uzaktan’ şarkısına çekildi. Şarkı o kadar sevildi ki ‘Yalan Dünya’ dizisinde iki hafta üst üste yayınlandı.
Uzaktanın klibinden anladığımız kadarıyla üçüncü klip, albüm ilk çıktığı andan itibaren benim de favorim olan ‘Yalnız Kuş’ şarkısına çekilecek. Göksel hayata ve özellikle aşka karşı hislerini anlattıkça, insan bir kez daha aşka aşık oluyor.
Şarkılarıyla insanın içini acıtan, yüreğini derinliklerini bizimle bu kadar cömertçe ve cesurca paylaşan bir sanatçının, objektifler karşısında utanıp mahcup gülümsemesi, magazine, popülerliğe hiç alışmaması ne tuhaf değil mi?
1997 yılında ‘’Yollar’’ albümüyle bize merhaba diyen Göksel’in aslında ilk albümü Onna Tunç’un ölümü ile bir hayli gecikmişti. Yollar albümü ile birlikte albüme adını veren şarkı olan ‘Yolların’ klibini izlediğimizde, evet dedik kendi kendimize, hem sesi güzel hem kendisi…’Sabır’ şarkısı ise gerek Göksel’in teatral yorumu, gerekse şarkının funk tarzı duruşu hala kulaklarımızda. Yine ilk albümde yer alan ‘Kurşuni Renkler’’ ise Türk Popüler Müziğinde bir klasik olarak çoktan aldı. Bu başarılı çıkışın ardından Göksel’den çok uzunca bir zaman haber alamadık. Muhtemelen müzik çalışmalarına devam ediyordu ancak biz onu 2001 yılına kadar bekledik. Kendisi o yıl bize ‘’Körebe’’ dedi.
Tekrar hoş geldin öyleyse…
Türk popüler müziğinde hem beste, hem söz yazarı hem de şarkıcı kadın sayısının bir hayli az olduğu düşünüldüğünde şarkıcının yeri benim için biraz daha ayrıcalıklıdır. Neden derseniz? Yıllarca şarkılarda hep erkeklerin duygularını dinledik…(Bknz Kayahan) ‘Acaba kadınlar ne ister?’, ‘Kadınlar aşık olduklarında neler hisseder?’ soruları Göksel şarkıları ile vücut bulmuştur. Şarkıcının besteci ve söz yazarı kimliği, muhteşem sesi ve yorumu ile birleştiğinde ortaya çıkan şarkılar Türk Pop Müziği nereye gidiyor? sorusuna da aynı zamanda cevap veriyor.
2003 yılında ‘Söz Ver’’, 2005’te ‘Arka Bahçem’, 2007 ‘Ay’da Yürüdüm’ , 2009 ‘Mektubumu Buldun Mu?’’/’’The best Of Göksel’’, 2010 ‘Hayat Rüya Gibi’, 2012 yılına çıkarmış olduğu ‘Bende Bi Aşk Var’ albümleri ile kendisine oldukça geniş bir yer açmıştır yüreklerimizde. Yapmış olduğu muhteşem düetleri Manga-Dursun Dünya, Teoman’la Taş Bebek/Palavra’ı unutmayalım…
Bende Bi Aşk Var albümünde yer alan ‘Acıyor’ şarkısı internette tıklanma rekoru kırarken; şarkıcı geçtiğimiz günlerde Boğaziçi Üniversitesi tarafından ‘Yılın şarkıcısı’’ ödülünü de aldı! Albümün ikinci klibi ise biz radyocuların bir hayli sevdiği ‘’Uzaktan’ şarkısına çekildi. Şarkı o kadar sevildi ki ‘Yalan Dünya’ dizisinde iki hafta üst üste yayınlandı.
Uzaktanın klibinden anladığımız kadarıyla üçüncü klip, albüm ilk çıktığı andan itibaren benim de favorim olan ‘Yalnız Kuş’ şarkısına çekilecek. Göksel hayata ve özellikle aşka karşı hislerini anlattıkça, insan bir kez daha aşka aşık oluyor.
Şarkılarıyla insanın içini acıtan, yüreğini derinliklerini bizimle bu kadar cömertçe ve cesurca paylaşan bir sanatçının, objektifler karşısında utanıp mahcup gülümsemesi, magazine, popülerliğe hiç alışmaması ne tuhaf değil mi?
Salı, Haziran 14
Pazartesi, Ağustos 17
MAVİ CEKETLİ, TUHAF BİR ADAM
Ünlü şarkıcı Bob Dylan, ‘tuhaf ve şüpheli’ göründüğü gerekçesiyle neredeyse gözaltına alınacaktı. Haber bu cümle ile başlıyor. Sabah yayında hem okudum, hem de çok güldüm. Böyle ahkam kesebileceğim yaşlara ve zamanlara geldiğim için şaşırdım. Sevdiğim ve de takdir ettiğim şeylerin anlaşılamamasına alışığım ama tanınmamasına çokta hazır değilim a dostlar...
Derdi dünya olan, şu kısacık hayatta elinde gitarı ile savaşın ne kötü, hayatın ve de sevişmenin ne kadar güzel bir şey olduğunu anlatmaya çalışan bir adamın böyle bir durumda kalması...
Polis, önce “Adınız nedir bayım?” diye sordu. ‘Bob Dylan’ cevabına karşılık, “Peki, bay Dylan sabahın beşinde burada ne arıyorsunuz?” diye sordu. Dylan’sa, “Turnedeyim” cevabını verdi. Dylan’ı tanımadığını, zararlı olabileceği gerekçesiyle önlem almak istediğini söyleyen polis, 68 yaşındaki Dylan’ın hiçbir şarkısını bilmediğini, adını duymadığını anlattı. Dylan, Willie Nelson ve John Mellencamp’la turnedeydi. Dylan’ın bu olaydan sonra ne hissettiği bilinmiyor, sanatçı telefonlarına cevap vermiyor. (ap)
Şimdi müsadenizle bir kahve daha.
Cuma, Ağustos 7
Salı, Ağustos 4
İlk atom bombasının atılışının 64’üncü yıldönümünde Hiroşima’daki kurbanlar, nükleer silahların olmadığı bir dünya dileği ile anıldı.
unutulacak birşey olmadığını bir kez daha hatırladık
http://www.boston.com/bigpicture/2009/08/hiroshima_64_years_ago.html
http://www.boston.com/bigpicture/2009/08/hiroshima_64_years_ago.html
Pazartesi, Ağustos 3
Andy Warhol‘un 1984 yılında yapmış olduğu bir Michael Jackson portresi..bunun üzerine şöyle bir şey dinlemek insana ne hissettirir bir deneyelim şuradan ; http://anlamametmem.com/2009/07/10/smv-biste-michaeli-andi-beat-it/
geçiş gerçekten süper olmuş.
az önce bbc'de yer alan bir haber
''Pop Art'ın (temelini popüler kültürden alan sanat akımı) babası'' olarak tanınan Andy Warhol tarafından 1984 yılında yapılan portre, New York'ta açık artırma yoluyla satılacak.
Hep bir şekilde aslında hayatımızda olan Michael Jackson'a ve şarkılarına geç bir hoşçakal...
geçiş gerçekten süper olmuş.
az önce bbc'de yer alan bir haber
''Pop Art'ın (temelini popüler kültürden alan sanat akımı) babası'' olarak tanınan Andy Warhol tarafından 1984 yılında yapılan portre, New York'ta açık artırma yoluyla satılacak.
Hep bir şekilde aslında hayatımızda olan Michael Jackson'a ve şarkılarına geç bir hoşçakal...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)